DÜNYEVÎ LEZZETLER VE TEDAVİSİ - 28 ARALIK 2024 - MEVLANA TAKVİMİ
Manage episode 457869662 series 2542707
Şu dünya hayatında elde edilen lezzetler iki kısımdır. Birincisi, hissî lezzetler, İkincisi, hayalî lezzetlerdir. İki kısımdan her birinde insan bu lezzetleri elde etmek için gayret göstermez ve o zevkleri tatmazsa bu lezzetlerin farkında olamaz. Bu zevkleri tatmayınca da onlara karşı isteği az olur. Sonra bunları elde etmeye çalışır ve bunu da başarırsa onlardan haz duyar. Bu lezzetlerden haz duyunca da onlara karşı arzusu güçlenir. İnsan çalışıp, lezzet ve güzellikleri elde etme hususunda bir başka mertebeye ulaşınca, arzusunun şiddeti ve hırsının kuvveti bakımından, öncekinden daha üstün bir mertebeye varır. Hâsılı insan, arzularını ne kadar çok gerçekleştirirse daha fazlasını elde etmek hususundaki hırsı ve arzusu da o derece artar. Kemal mertebelerinin nasıl sonu yoksa hırsın da sonu yoktur. Aynı şekilde sonu olmayan kemal mertebelerine ulaşmak nasıl mümkün değilse, arzu ve hırsın verdiği acıyı kalbten atmak da mümkün değildir. Böylece bunun, kulun tedavi edemeyeceği bir hastalık olduğu, bu hastalığın tedavisinde daima kullarına yardımcı olan Kerîm ve Rahim Allâh (c.c.)’a yönelmesi gerektiği anlaşılır. (Fahruddîn Er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr Mefâtîhu’l-Ğayb, c.1, s.92-93) FATİHA SURESİNDEKİ GAZABA UĞRAYANLAR VE SAPIKLAR KİMLERDİR? “Gazaba uğrayan ve sapıkların (yoluna değil).” (Fatiha s. 7) ayetindeki “gazaba uğrayanlar” yahûdîlerdir. Nitekim Cenâb-ı Allâh şöyle buyurur: “Allâh’ın lanet edip aleyhine gazap ettiği kimseler.” (Mâide s. 60) Ayette geçen “sapıklar” ise; “Daha önce muhakkak ki saptılar ve birçok kimseyi de sapıttılar. Onlar dümdüz yoldan sapmışlardır.” (Mâide s. 60) ayetinin de gösterdiği gibi hıristiyanlardır. (Fahruddîn Er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr Mefâtîhu’l-Ğayb, c.1, s.363-364)
1877 tập